Duyurular
Mühendisliğe Tanımsal Bir Giriş
Bilim veriyi inceler, mühendislik ise bu bilgiyi kullanılabilir hale getirir. Bu yüzden mühendislik, bilimin soyut düşüncesiyle gerçek dünyanın ihtiyaçlarını buluşturur.
Her yeni proje aslında aynı soruyla başlar: “Bu problemi gerçekten anladım mı?” Çünkü doğru tanımlanmamış hiçbir problem, doğru çözülemez.
Bir yazılım hatasını çözmeye çalışırken sistemin neden öyle davrandığını fark etmek; bir sürecin neden yavaş çalıştığını gözlemleyip yalnızca semptomu değil, nedenini bulmak... İşte mühendislik tam olarak bu noktada başlar.
Belki de bu yüzden mühendislik sadece bilgi değil, bir bakış biçimidir.> Mühendisliğin en temel noktası, problemi anlamak ve sistemli düşünmektir. Birçok kişi “çözüm üretmeyi” merkeze koyar; oysa çözüm, problemi doğru anlamanın doğal sonucudur.
Problemi anlamak ve sistemli düşünmek başlangıç noktasıysa, çözüm üretme yolculuğunda iyi bir mühendis olmanın dikkate alması gereken bazı yönler vardır. Bu yönleri, mühendisliğe düşünsel açıdan yaklaşarak incelemek gerekir.
Mühendisliğin felsefesi, mühendisliğin ne olduğunu, mühendislerin ne yaptığını ve bu çalışmaların toplumu nasıl etkilediğini ele alır. Bu nedenle mühendisliğin yalnızca teknik değil, aynı zamanda etik, estetik ve hatta felsefi (ontolojik, epistemolojik) boyutları da vardır. Bu alanlar, bilim ve teknoloji felsefesinin kesişiminde yer alan gelişmekte bir disiplini oluşturur.
Tanımı adım adım düşünelim:
Mühendisliğin ne olduğunu ve mühendislerin ne yaptığını ele almak, bilgiyi uygulanabilir hale getirmek, sistemli biçimde işlemek ve sorunları çözmek demektir.
Çalışmaların toplumu nasıl etkilediğini incelemek ise, mühendisliğin yalnızca sayısal bir meslek değil, aynı zamanda insan odaklı bir alan olduğunu gösterir. Çünkü mühendisliğin amacı, insan hayatını kolaylaştırmak, güvenli ve düzenli bir yaşam sağlamaktır.
Etik ve estetik, doğrudan insan algısıyla ilgilidir. İnsan, hisseden ve anlam arayan bir varlıktır; dolayısıyla mühendislik, sadece pratik çözümler değil, aynı zamanda insana anlamlı ve faydalı bir yaşam sunmayı hedefler.
Mühendisliğin kimi ve neyi amaçladığı kadar, nasıl gerçekleştirdiği de önemlidir.
Bu nokta, bilginin doğası ve geçerliliğiyle ilgilenen epistemoloji açısından değerlendirilebilir.
Epistemoloji, bilginin kaynağını, kapsamını ve rasyonelliğini sorgular.
Bu da mühendisleri düşünsel açıdan şunu sormaya yöneltir:
Bilgiyi nasıl üretiyorum ve nasıl doğruluyorum?
Dolayısıyla mühendislik hem uygulamaya dayalı, hem de teorik temeli güçlü bir uğraştır. Bu dengeyi kurabilmek, bir mühendisin yalnızca teknik değil, düşünsel olarak da gelişmesini sağlar.