Fadime Yaren Durmuş

Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi

Duyurular

Neden Küfre Hayır?

21 Nisan 2022

İnsanlara yapılan haksız saldırıları, tecavüzleri ve cinayetlerin yanlış olduğunu herkes biliyor. Toplum içerisindeki sapıklıkların, seviyesizliklerin önüne geçmek gerekiyor. Herkes güvenli bir toplumda yaşamayı hak ediyor. Çok çirkin örneklerini duyduk ve bunun önüne geçmek için bir şey yapılmalı.

Bir sorunu çözmek için sorunun kaynağına inmek gerekiyor. Toplumsal bir sorunun kaynağı ise insanların düşüncelerinde bulunur. İnsanların düşünceleri neye göre şekilleniyor, hangi yanlış fikirleri kabullendik ki sorunlar oluşuyor bunlar tespit edilmeli.

Toplum içerisinde bir insan olarak bulunuyoruz ancak seçmediğimiz özelliklerimiz yüzünden tehlike altında olabiliyoruz. Bu tehlike gerek fiziksel görünüşümüz, gerek mesleki statümüz, özellikle günümüzde cinsiyetimiz veya ırkımız nedeni ile oluyor. Herhangi bir insan senin genel bir özelliğin yüzünden kendini senden üstün görebiliyor ve bu durum aslında bu kişinin seni herhangi bir yol ile ezmek için bir şeyler yapabileceği ihtimalini ortaya çıkarıyor.

Kendini senden üstün gören bir insan seni toplum içerisinde kötü göstermeye çalışabilir, kötü davranabilir, şiddet gösterebilir, taciz edebilir veya öldürebilir. Bu artık koşullara göre de değişiklik gösterir ki bilindiği gibi insanların eşit olduğu, herkesin değerli olduğu görüşleri temelde bu yüzden savunulur. En basitinden bir patron kendini çalışanından üstün gördüğünde kaba olabiliyor ya da iş yükü bakımından çalışanlarını zorlayabiliyor. Tüm hepsi topluca yanlış, kimsenin kimseye bir üstünlüğü olamaz bu nedenle herkesin herkesle eşit olduğu sindirilmeli.

Toplumların fikir dünyalarını oluştururken en temeldeki edinimleri günlük konuşmalarından başlar. Günlük konuşmalar içerisinde sürekli bir cinsiyetçilik söylemi var ise bu, toplumda haksızlıklar ortaya çıkarır. Bu neden ile küfretmek yanlıştır.

Türkiye’de genellikle insanlara renk bakımından ırkçılık yapılmıyor ve beyaz ile siyah tenli insanlar Türkiye’de diğer ülkelerdeki kadar ırkçılık görmüyorlar. Bunu günlük konuşmalarımız ile ilişkilendirirsek, genellikle insanların rengine dair hakaretlerin Türkiye’de kullanılmadığı tespiti yapılabilir. Mesela bazı etnik gruplara karşı olan insanlar var ve normal olan, kimseye düşmanlık beslemeyen herhangi bir kişi, sırf belli bir ırktan olduğu belli oldu diye bazı gruplarca kötü davranışlara, kaş çatmalara, onların dışlamaya çalışmalarına maruz kalıyor. Türkiyedeki insanların kelime dağarcığına bakarsak, belli başlı ırklara karşı hakaret kelimeleri kullandıklarını görürüz. Bu değerlendirmeler sonucunda Türkiyedeki atmosferin, kişilerin kullandıkları kelimelere göre etkilendiğini açıkça iddia edebiliriz.

Öyleyse kullandığımız dilde hakaret içeren kelimelerle ilişkilendirdiğimiz durumlar ve gruplar aslında sadece sözlerimiz ile haksızlığa, zorbalığa maruz kalmıyor; fiziksel olarak da ya da insanların davranışları ile de haksızlığa, zorbalığa, şiddete uğruyor diyebiliriz.

Günlük konuşmalar konusunda her ne kadar insanlar bunu kabul etmek istemese de, her ne kadar egolarına ağır gelse de cinsiyetçi konuşmalar her daim kullanılıyor. Küfretmek konusundaki yazılarda hep bireysel bazda düşünülmüş. Tek bir objektiften bakıldığından araştırmalarda küfre karşı olmak konusunda gerçekçi bir kaynak bulunmuyor. Bir bireyin hissiyatı baz alındığı için, küfretmek rahatlatır, yaratıcı küfretmek zeka göstergesidir diye tek yönlü bir bakış açısı ile küfür ele alınmış. Hatta bunun bilimsel olduğunu iddia ediyorlar ancak eksik bir irdeleme ile sonuca ulaşılmış. Yapılan günlük cinsiyetçi konuşmaların kişileri o anda iyi etkilediği sanılsa da aslında beyinlerimize cinsiyetçiliği yerleştirdiği, bu alışkanlıklar sonucunda ise resmin tamamına bakarsak toplum güvenliği açısından çok daha karamsar bir tablo ortaya çıkarttığını söyleyebiliriz.

Tepkileri ifade etmek konusunda küfretmek kullanışlı diye düşünülüyor, ancak tepkiler cinsiyetçi ifadeler içermeden ya da belli gruplar ile ilişkilendirmeden de ifade edilebilir. Öyleyse dilimizi akıllıca olarak düzeltmeli, geliştirmeliyiz. İnsanlar kadın olsun erkek olsun onura sahiptir ve toplumda herkesin birbirinin özeline, haysiyetine, varlığına saygı duyması gerekir çünkü kafasında herhangi birinden üstün olduğunu kurgulamış kişiler dördüncü paragrafta da bahsedildiği gibi toplum için tehlike oluştururlar. Bu hastalıklı ifadeler bazı kişileri ciddi sapıklıklara kadar götürebilir. Güvenli bir toplumda yaşamak ise temel bir insan hakkıdır, ülkelerin varoluş sebebidir.

Bu konu hak ettiği değeri henüz görmemiş bir konu ve hak ettiğince önemsenen bir konu olması gerekiyor çünkü birçok ciddi sorunun temel sebebini oluşturuyor.

Düşünce