Fadime Yaren Durmuş

Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi

Duyurular

Tanımların Ötesi

26 Ağustos 2023

Zaman zaman problemlerle karşılaşıyoruz, bu zamanlarda problemi bilmek ya da tanımlayabilmek aslında çözüm için en önemli adımdır. Kendimize bu tanımı yapmak çözüme ulaşmamızda gerekli, peki ya sosyal ilişkilerimizde de kendimiz hakkında rahatsız hissettiğimiz konulardaki eksikliğimizi yanımızdaki kişilere tanımlamamız işe yarıyor mu?

İletişim kurduğumuz kişilere eksikliklerimizi söylememiz bizim kendi eksikliğimizin onlardan önce farkında olduğumuz ve bu konuda yargılayıcı olmamaları için bu tanımı onlardan önce yapmamız o an olduğumuz gibi kabul edilme ihtiyacımızdan kaynaklanır. Öte yandan acaba bu davranışımız bizi eksikliğimize daha da gömmüyor mu diye de düşünmüyor değilim.

Don Juan’ın Öğretileri kitabında, Bay Castenada, Don Juan’a ailesi ve geçmişi hakkında sorular sorar. Don Juan’ın cevabı ise “Asla benim kim olduğumu ya da ne olduğumu bilemeyeceksin çünkü kişisel bir tarihim yok.” şeklindedir. Yaptığınız her şeyi ailenize, arkadaşlarınıza ve akrabalarınıza anlatarak onu yenilemek zorunda kalırsınız öte yandan bir tarihiniz yoksa anlatacak bir şeyiniz de yoktur. Böylece kimse sizi kendi tanımlamalarına hapsedemez.

Bu konudaki önemli noktalardan biri ise sizin kimliğiniz hakkında sizi tanıyan herkesin kendi kafasında bir yargısının olmasıdır. Sizi bir kere tanımladıklarında değişseniz ya da değişmek isteseniz bile o kişinin kafasında hala eski kişisiniz. Çevrenizin olduğunuzu düşündüğü kişi ve olduğunuzu düşündüğünüz kişi içerisinde sıkışırsınız ve artık değişim çok daha zordur ama değişim yaşamın en önemli parçasıdır. Her an değişirsin ve hiçbir zaman bir saniye önceki ile aynı kişi değilsindir. “Tüm kişisel tarihi silmek en iyisidir.” diye devam etti Don Juan. “Çünkü bu bizi diğer insanların engelleyici düşüncelerinden kurtarır.”

Tanımlamaların başka sorunlara yol açtığı da düşünülüyor. Bazı kişiler canavar ya da korkunç yaratıkların bulunduğu içeriklerin çocuklara anlatılmasının ya da izletilmesinin çocukları korkuttuğunu düşünmekteler. Nihan Kaya ise bu durumun aslında tam tersi şeklinde geliştiğini söylüyor. Çocuklar korktukları ya da savunmasız kaldıkları durumları tanımlayamadıklarında bu korkularını yatağın altındaki bir canavar ya da karanlıkta onları koşturan öcüler olarak kavramlaştırabiliyorlar. Örneğin, kendisine bağırılmasından korkmuş bir çocuk canavarın kocaman bir ağzı olduğunu düşünüyor olabilir. Çocuğun yaptığı ya da dış dünyadan öğrendiği tanımlar onu daha da korkutmaktan ziyade zaten var olan korkusunu resmetmesinde ve bizim onun asıl korkusunu anlamamızda yardımcı olabilir.

Sonuç olarak tanımlarımız bizi hem sınırlandırabilir hem de kendimizi keşfetmemiz konusunda anahtar işlevi görebilir. Zaten aynı sebepten ötürü bugün tanımlamaları tanımladık.

Kaynak: Journey to Ixtlan by Carlos Castenada, Nihan Kaya Posts

Düşünce